Sayfa 53 - Affetmek

Karşında duran Ozan'a bakıyorsun. Gözlerindeki pişmanlık ve acı, gerçek. Öfke yerine, içinde garip bir huzur hissediyorsun. Belki de affetmenin zamanı gelmiştir.

Fiziksel olarak burada olmadığını biliyorsun, ama bir şekilde ona ulaşmak istiyorsun. Elini uzatıyorsun, ancak dokunman imkansız. Yine de, ruhunun ona doğru uzandığını hissediyorsun.

Birden çevrende bir esinti oluşuyor. Yapraklar hafifçe havalanıyor, Ozan'ın etrafında küçük bir girdap oluşturacak şekilde. Ozan şaşkınlıkla etrafına bakıyor.

"Asya?" diyor titrek bir sesle. "Burada mısın?"

Varlığını bir şekilde hissediyor olmalı. El fenerini söndürüyor ve ay ışığında oturuyor. Gözleri yaşlarla dolu.

"Seni affetmesini isteyecek değilim," diyor. "Ama bilmeni isterim ki, her gün, her saniye pişmanım. Yaptığım şeyin kefaretini ödemek için ne gerekiyorsa yapacağım."

Ona doğru yaklaşıyorsun. Fiziksel bir temas kuramasan da, varlığın bir şekilde ona ulaşıyor. Ozan, sanki yanında birisi varmış gibi başını çeviriyor.

"Seni hissedebiliyorum," diyor şaşkınlıkla. "Burada mısın? Beni affedebilir misin?"

Affetmek... Bu kelime sende bir karşılık buluyor. Evet, affedebilirsin. Çünkü öfke ve intikam, seninle birlikte öbür dünyaya geçmeyecek duygular. Geride bırakma zamanı geldi.

Çevrenizdeki rüzgar biraz daha güçleniyor, sonra aniden duruluyor. Bir sükunet anı yaşanıyor. Ozan, aniden gözlerini açıyor ve doğruca senin durduğun yere bakıyor - sanki seni görebiliyormuş gibi.

"Teşekkür ederim," diyor sessizce. "Şimdi ne yapmam gerektiğini biliyorum."

Ne yaparsın?

← Geri Dön