Haritayı takip ederek tepe yoluna doğru ilerliyorsun. Artık gece iyice ilerlemiş ve orman tamamen karanlık. Sadece el fenerinin ışığı yolunu aydınlatıyor.
Yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra, haritada işaretli konuma ulaşıyorsun. Bu, tepe yolunda, iki büyük kayanın arasındaki küçük bir açıklık. El fenerinin ışığını çevrede gezdirdiğinde, kayalardan birinin altındaki küçük bir oyuğu fark ediyorsun.
Eğilip elini oyuğa soktuğunda, üçüncü metal kutuyu buluyorsun. Bu kutu da diğerleri gibi şifreli bir kilit ile korunuyor. Hesapladığın 1-2-5 kombinasyonunu deneyerek kilidi çeviriyorsun.
Bir klik sesi! Kilit açılıyor ve kutuyu dikkatlice açıyorsun. İçinde, su geçirmez bir torbaya sarılmış son kağıt parçası var. Heyecanla açıp okumaya başlıyorsun:
"Birini öldürmenin bu kadar kolay olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Ama şimdi yaptığım şeyle yaşamak zorundayım. Her gece kabuslarımda onu görüyorum. Projem için bu kadar ileri gideceğimi hiç düşünmemiştim. Şimdi anlıyorum ki, o projeyi gerçekten çalmamıştı. Sadece benzer bir konuda çalışıyordu ve benden habersiz aynı kaynaklardan yararlanmıştı.
Gerçeği artık taşıyamıyorum. Bu mektubu, yaptığım şeyin sorumluluğunu kabul etmek için yazıyorum. Polis bu notu bulduğunda, ben çoktan gitmiş olacağım. Yaptığım şeyin özrü, kefareti olmaz. Ama en azından, gerçek bilinecek.
İmza: Ozan Demir"
Mektubun altında tarih yazıyor: Dün. Demek ki Ozan bu mektubu çok yakın zamanda yazmış ve kutuları buraya yerleştirmiş. Ama neden? Ve şu an nerede?
Kutunun içinde, mektubun yanında son bir not daha buluyorsun: "Tepeye çık, oradayım. Her şeyi anlatacağım."
Ne yaparsın?
← Geri Dön