Sayfa 52 - Polisi Arama

Tepeye çıkmak yerine, polisi aramanın daha güvenli olacağına karar veriyorsun. Telefonunu çıkarıyor ve ekrana bakıyorsun. Şarj neredeyse bitmiş, sinyal zayıf.

Acil durum numarasını çeviriyorsun. Telefonun bağlanması için birkaç saniye geçiyor, ardından bir cızırtı ve kesik kesik bir ses duyuyorsun. Bağlantı kurulmaya çalışıyor, ancak sinyal çok zayıf.

"Acil durum hattı, nasıl yardımcı olabilirim?" bir ses duyuyorsun, ardından hat tekrar cızırdıyor.

"Ben... ormandayım... bir cinayet itirafı buldum..." diyorsun, ama telefonun ekranı aniden kararıyor. Şarj tamamen bitmiş.

Telefonu tekrar açmayı deniyorsun, ama nafile. Şimdi ne yapacaksın? Karanlık ormanda, elinde bir cinayet itirafı, yanında ise bir katil olabilir.

Düşünürken, uzaktan bir ses duyuyorsun - adımlar. Birisi sana doğru yaklaşıyor. El fenerini o yöne doğrultuyorsun ve bir silüet görüyorsun. Bu, Ozan.

"Asya?" diyor şaşkınlıkla. "Sen burada olamazsın... sen..."

Aniden, garip bir duygu seni sarıyor. Vücudun hafifliyor, sanki yerçekimi etkisini kaybediyor. Ozan'a baktığında, onun senden geçip gittiğini görüyorsun. Fiziksel olarak burada değilsin.

Gerçeği anlamaya başlıyorsun: Sen Asya'sın ve aslında... ölüsün. Kendi ölümünü araştırıyordun tüm bu süre boyunca.

Ozan, senin göremediğin bir noktaya bakarak konuşuyor: "Biliyorum burada bir yerde olduğunu, Asya. Ruhunu hissedebiliyorum. Çok üzgünüm. Seni öldürdüm ve bununla yaşamak zorundayım. Yarın polise teslim olacağım."

Ne yaparsın?

← Geri Dön